Diyeceksiniz ki böylesi
şikayetçisin neden Mısır'a gidip duruyorsun?? Haklısınız, ama ilk sefer merak
ettiğimden, sonraki seferler de iş gereği gitmem gerekti. Tatil için gittiğimde
başımıza gelenler pişmiş tavuğunkilerden beterdi, ama ben ısrarla sinirlenmemeye
çalıştığım için fena vakit geçirmemiştim. Detayları Mısır blogumda
okuyabilirsiniz. Ancak özellikle son seferde yaşadıklarımı yazmak istedim ki
normal bir zamanda normal bir iş için Mısır'a gidecek olursanız sizi nelerin
beklediğini bilin.
Öncelikle son gidişim üç
geceliğine ve sadece iş amaçlı idi. Pazartesi gecesi 22:30 gibi hotele varıp,
perşembe sabahı 08:00 gibi hotelden ayrılmak üzere kurulu bir plan. Kalacağımız
hotel Sharm el-Sheikh'de, davet eden Mısırlı arkadaşların da çok tavsiye
ettikleri bir hotel/resort olduğu için öncelikle haftasonundan gidip birkaç gün
ekstra kafa dinlemek istememe rağmen uçakta yer olmadığı için son anda
kalacağımız yere varıp en erken ayrılabileceğimiz vakitte de ayrılmak zorunda
kaldık. Bilmeyenler için Sharm bizim Antalya/Belek benzeri deniz kıyısı sıra
sıra resort/hoteller dolu bir mekan. Neredeyse vardığınız yerden hiç çıkmadan
tatilinizi geçirip geri gelebilirsiniz, ancak tavsiyem eğer hizmet almak
istiyorsanız pahalı da olsa Antalya'yı tercih etmeniz, eğer mutlaka Mısır'a
gitmek zorundaysanız, hiç bir hizmet alamayacağınızı bilerek gitmeniz. Benim
vereceğim örnekler yerin kalitesi veya güzelliği ile alakalı değil, bir cennet
yaratmışlar, ama içinde zebaniler hizmet ediyorlar.
Olay 1: Hotelde Internet
bağlantısına ihtiyacımız var, bağlantı ücretli, resepsiyona gidip ücret sorduk,
günlüğü yaklaşık 40 YTL gibi bir fiyata bir kart alıyorsunuz, o kartın
üzerindeki şifreyi bağlantı sırasında giriyorsunuz ve bağlanıyorsunuz, teoride.
80 YTL verip iki kart aldık, iki gün bağlantı için, toplantı salonundan
bağlandık, tüm gün sorunsuz kullandık. Ertesi sabah geri gelip bağlanmayı
denedik, kart izin vermiyor, "hani belki bunun süresi erken dolmuştur" diyerek
ikinci kartı denedik, gene kabul etmiyor. Elimizde bilgisayar resepsiyona gidip
gösterdik, "ama sizin bu aldığınız kart odanızda kullanmak için kart, başka
yerde kullanamazsınız" dediler. Nasıl yani? Hotelin içinde resepsiyonda
bilgisayar kullanmak için bir kart, odada kullanmak için başka kart mı almak
gerek? Evet, öyle yapmak gerekliymiş. Peki kartı alırken bunu bize söylemişler
mi? Hayır. Kartı geri alıyorlar mı? Hayır. Ne yapmak lazım? Odaya gidip oradan
bağlanmak. Döndük odamıza, bağlanmayı denedik, bu sefer de ağ bağlantısı yok.
Yani odada kullanılmak üzere kart satıyorlar, ama odada ağa bağlanılamıyor.
Döndük resepsiyona, anlattık derdimizi, "yanlış kartla bağlanmışsınızdır"
dediler. Bir türlü derdimizi anlatamadık, Internet'e bağlanamadık, paramızı da
geri alamadık.
Olay 2: Toplantımız bitti
çıkıyoruz, çıkışta para ödeyip faturamızı alacağız. Faturanın şirket adı ve
adresine kesilmesi gerekli. Resepsiyondaki vatandaş tutturdu "ben sadece sizin
adınıza keserim ve adres yazma özelliği sistemde yok" diye. "Kardeşim nasıl
olmaz, bak çıktı aldığım kağıtta benim ismimle TURKEY arasında iki satır boşluk
var, o iki satır boşluğa adresin yazılması gerekiyor". Fazla cebelleşemiyoruz
çünkü uçağa geç kalacağız. Sonunda dedik ki "bari sen benim ismimi sil, yerine
şirket ismini yaz, o yetsin". Ona ikna etmemiz de biraz vakit aldı ama becerdik.
Tek parmakla şirket ismini yazmaya çalışırken yardım edelim dedik, bir baktık ki
ekranda adresinden posta koduna kadar her türlü bilginin girileceği alanlar
mevcut, "bu ne?" dedik, "ben hiç kullanmadım ki orayı" dedi. Hıyar mı, aptal mı,
tembel mi karar veremeden faturamızı alıp çıktık. Havaalanına götürecek otobüse
bindik, otobüs yerinden tam kalkarken ben adetim üzerine cüzdan, bilet, pasaport
kontrolü yapmaya giriştim, baktım pasaport yok. "Oğlum nerede bizim
pasaportlar?","girişte resepsiyonda aldılar, bir daha da geri vermediler","aman
şöför dur", inip koştuk resepsiyona geri. "Nerede bizim pasaportlar?" "Burada!"
"Neden vermediniz bize geri?" "Geri istemediniz ki" dedi adam bana. Hani ben
yolculuk telaşında unuttum ama bu laf sanırım hıyarlıkla aptallık sınırında bir
yerlerde. Adamlar her konuda haklılar, müşteri de her konuda haksız.
Olay 3: Bas bas bağıra
bağıra müzik çalan bir otobüsle havaalanına vardık. Uçacağımız uçak A320, en az
100 kişi uçağa binmek için kuyrukta ve bunların tamamı için sadece bir kontuar
açık ve orada da yaygın oturan gençten bir Mısırlı var. Biz bunlara göre kırk
kat daha uygar sayılırız çünkü 100 kişi kuyrukta beklerken bir 100 kişi de
aradan kaynadı kuyruğa, ama nedense bekleyenlerin tümü yabancı turistler,
kaynayanların da tümü yerliler. Biz salağız ya. Ama tabi bu durumda tüm uçağın
işlemlerinin bir kişi tarafından yapılması da yaklaşık iki saati aştı, bizim
uçak da bir saat gecikme ile kalktı, umurunda mı kontuarda yayılan memurun veya
onun amirinin. Haa, bir de sıra bana gelince, benim pasaporta baktı, "sizin
Kahire vizeniz yok" dedi. "Nasıl yani? dedim, "iç g hatlar uçuşuna vize mi
gerekiyor?" biraz düşündü, sonra kendi söylediği lafın salaklığını kendi de
gördü ve susup işine devam etti.
Olay 4: Tabi uçak bir
saat rötarla kalkınca bir saat rötarla indi, indiğinde bizim İstanbul uçağının
kalkmasına kırkbeş dakika vardı. Kapıda bir görevli, "bağlantılı uçuşu olan var
mı?" dedi, biz el kaldırınca baktı, "sizin özel bir durumunuz yok, İstanbul
uçağı zaten iki saat rötarlı, rahat rahat yetişirsiniz, bavulunuzu alıp dış
hatlar terminaline gidin" dedi. Burada bir parantez, sanırım adamlar bavulları
kaybedeceklerine güvendikleri için gümrük geçmeyeceğiniz durumlarda bile
bavulunuzu alıp size taşıtıyorlar. Neyse, bavulun gelmesini neredeyse bir saat
bekledik, sonunda geldi, elimizde sürükleyerek iç hatlardan dış hatlara yürüdük,
dış hatların güvenliği bizi içeriye sokmadı. "Nasıl yani??" "İstanbul uçuşu
kapandı, giremezsiniz" "Ya bize Egyptair görevlisi girebilirsiniz dedi" "Yok,
bana ne, gidin onlarla konuşun" Gittik Egyptair bürosuna, sıra numarası aldık,
numara 130, sıra 112'de. On dakika bekledik, sıra hala 112'de çünkü 112 bilet
pazarlığı yapıyor. Zaten uçağın kalkmasına bir saat kalmış, daha fazla beklemeye
cesaret edemedik, kapıdaki görevliye "bahşiş" verdik, bize yol gösterdi. İleride
bir gizli kısımda müşteri hizmetleri varmış. Neyse gittik oradaki bayana
derdimizi anlattık. Tamam diyerek ortadan kayboldu, bir yarım saat sonra geri
geldi, tabi bu sırada benzer şekilde bekleyenlerin sayısı 20 civarını bulmuştu.
Bizi güvenlikten geçirerek check-in'e götürdü, yerimizi alıp uçağa son yolcu
olarak binebildik. Ama uçakta epey boş yer vardı. Yani hangi akla hizmet "uçuş
kapandı" diyerek bizi kapıdan çevirdiler ve ecel terleri döktürdüler anlamadık.
Bunlar dışında kırk türlü
irili ufaklı olay oldu iki gün içerisinde, ama çok uzun süredir memleketime
döndüğüme bu kadar sevinmedim. Bir daha da asla bizim memleketteki hizmet
sektörüne laf etmeyeceğim çünkü kötü müşteri hizmetleri nasıl olur gördüm. Son
olarak da, sanmayın ki ben kılım veya olaylar bana battı. Toplantıyı düzenleyen
kişi Alman'dı, senelerdir bu toplantıyı Antalya'da düzenleriz, Mısırlıların
davetine bu sefer hayır diyemediği için Mısır'a gitmek zorunda kaldık, son akşam
o da köpekler gibi pişmandı, onun da başına gelmedik kalmamış Mısır'a girişte.
Dönüş grubumuzda da bizden başka epey milletten adam vardı, bazıları Arap olmak
üzere, herkesin temel kararı toplantıları bir daha Mısır'da düzenlememek
şeklinde oldu. Özellikle iş toplantıları için Mısır'a gidecek olanların
dikkatine...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder