Pazar akşamı saat yediye gelirken
aptal aptal televizyonu seyrediyorduk hepimiz. Nasıl yani?? Hani
onca kişi bayrağını alıp sokaklara dökülmüştü "cumhuriyet elden
gidiyor" diye, hani tüm kamuoyu yoklamaları AKP yüzde kırkı aşamaz
diyordu. Ağızımız açık şekilde televizyona bakakaldık. Hatta bir de
evde misafir de vardı, hesapta birlikte seçim sonuçlarını da
izleyecektik gecenin geç vakitlerine kadar. Sonra hepimiz birden
attan düşmüşe döndük. Hani İsviçre maçında daha dakika bir gol bir
hesabı Dünya Kupası'na katılma hesaplarımız suya düşmüştü ya, bu da
ona benzer birşey. Esas beni üzen AKP'nin aldığı oy falan değil,
ağızımızın tadı ile bir seçim gecesi izleyemedik, eskiden ne güzel
gecenin geç saatlerine kadar kimsenin ne olduğu belli olmazdı,
heyecanla seyrederdik, şimdi televizyonlar yayına başladığı anda
resim belli olmuştu. Misafirlerin bile canı sıkıldı çizgi film
seyretmeye başladılar.
Ertesi
gün durumun gerçekliği yerine oturmaya başladı kafamızda. Ancak
benim ne olduğunu algılamam biraz daha uzun sürdü. En azından kendi
açımdan tüm partilerin aldığı oy oranını basında dolaşan çeşitli
bilgilerle açıklamak çok kolay değil. Halk ordunun muhtırasına
kızmış onun için oyunu AKP'ye vermiş, halk entel kesimin kendisini
ahmak sanmasına içerlemiş falan, bunlara benim inanmam zor.
Sonunda çok basit bir düşünce ile
uyandım geçen sabah, halk falan değil, sadece ben seçiyor olsam
parlamentoyu, nasıl bir seçim yapardım dedim kendi kendime. Şunları
sıraladım:
1. Öncelikle, CHP/MHP/DP/GP kendi
başlarına bu ülkeyi yönetebilecek kapasite ve hazırlığa sahipler
mi?? Bence kesinlikle hayır. Bu adamların ne seçim söylemleri ne de
hazırlıkları bana bu partilerin memleket idaresi konusunda detaylı
olarak ne yapacaklarını ve nasıl yapacaklarını söylemiyor. Demek ki
eğer onlar olacak olsa koalisyon olmak zorunda.
2. Koalisyon şu andaki durumumuz için
iyi midir?? Bence hayır, ama bu sefer kesinlikle diyemiyorum. O
zaman kimlerin kimlerle koalisyon yapabileceğine bakmalı. AKP/CHP:
Bence olmaz. AKP/MHP: Bence olabilir ama MHP için olmasa daha iyi
olur, AKP için de. CHP/MHP: Nereye götürür memleketi böylesi bir
koalisyon?? Genç Partiyi veya Demokrat Partiyi hesaba bile
katmıyorum. Özellikle Demokrat Parti daha seçim öncesi kendine
benzer düşünenler arasında bile bir uzlaşı ortamı sağlayamamışken
meclise girse ve hükümet ortağı olsa ne kazanç sağlardı bundan
memleket? O zaman, koalisyon da iyi bir çözüm değil.
3. Tek parti iktidara geliyorsa, bu
tek parti AKP olmalıdır, zaten de yüzde kaç oy alırsa alsın AKP en
önde gideniydi adayların, en azından kendi başlarına iktidar olacak
kadar oy almaları gerekliydi. Aldılar da.
4. CHP'nin milletvekili sayısı
azalmalıydı, çünkü muhalefetde bile iş yapmayı beceremediler. Ben
ana muhalefer partisinden, cumhurbaşkanlığı seçimi sırasında kendi
adaylarını çıkartıp desteklemelerini, o olmasa bile eğer amaç uzlaşı
ise, iki partinin de üzerinde uzlaşabileceği kişileri ortaya
koymasını beklerdim, "istemezük" siyaseti olayı bir kargaşaya
sürükledi, bunun da baş aktörü CHP idi. Cezasını da gördüler.
5. "Askerlik yatma yeri değildir"in
bir cezası olması gerekiyordu, o da MHP'dir. Başka başka sebepleri
de vardır eminim, ama uzun süredir çizgisini değiştirmeyen tek parti
MHP oldu, bunun da ödüllendirilmesi gerekiyordu, meclisteki üçüncü
parti olarak ödüllerini aldılar. Bir önceki hükümetde olmaya hazır
değillerdi, şimdi yapacakları seviyeli muhalefet onları daha
olgunlaştıracaktır diye umuyorum.
Bunları alt alta yazıp toplarsak ne
çıkıyor? AKP kendi başına iktidar, CHP milletvekili sayısını
azaltarak ikinci parti ve MHP CHP'nin sayısal olarak çok da altında
kalmayan ve düzgün bir muhalefet yapabilecek üçüncü parti. Ayrıca
AKP de aklına eseni yapamayacağı bir çoğunluğa sahip.
Bugünkü meclis görüntüsü neredeyse
oturup "bu memleket için en iyi senaryo nedir" desek, en iyi olmasa
da olacak şartlar altında en iyi senaryodur. Dolayısıyla benim
milletim düşünmüş taşınmış, aralarında oy dağılımı yapmış ve tüm
partilere yerlerini göstermiştir. Ben AKP'ye oy vermedim, vermem de.
Bunca senelik hayatımda Türk olmaktan iki kez utandım, biri Ağca
Papa'yı vurduğunda, ikincisi de geçmiş AKP hükümetinin bir bakanı
İstanbul'dan AB temsilcileri ile birlikte içinde benim de bulunduğum
birkaç bin kişilik bir akademisyen grubuna hitap ederken. Bu
dönemden en önemli beklentim geçen dönemden birşeyler öğrenip
üzerinde başımız dik durabileceğimiz bir ülkeye sahip olmamızı
sağlamaları.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder