27 Temmuz 2007 Cuma

Helal olsun milletime


Pazar akşamı saat yediye gelirken aptal aptal televizyonu seyrediyorduk hepimiz. Nasıl yani?? Hani onca kişi bayrağını alıp sokaklara dökülmüştü "cumhuriyet elden gidiyor" diye, hani tüm kamuoyu yoklamaları AKP yüzde kırkı aşamaz diyordu. Ağızımız açık şekilde televizyona bakakaldık. Hatta bir de evde misafir de vardı, hesapta birlikte seçim sonuçlarını da izleyecektik gecenin geç vakitlerine kadar. Sonra hepimiz birden attan düşmüşe döndük. Hani İsviçre maçında daha dakika bir gol bir hesabı Dünya Kupası'na katılma hesaplarımız suya düşmüştü ya, bu da ona benzer birşey. Esas beni üzen AKP'nin aldığı oy falan değil, ağızımızın tadı ile bir seçim gecesi izleyemedik, eskiden ne güzel gecenin geç saatlerine kadar kimsenin ne olduğu belli olmazdı, heyecanla seyrederdik, şimdi televizyonlar yayına başladığı anda resim belli olmuştu. Misafirlerin bile canı sıkıldı çizgi film seyretmeye başladılar.
Ertesi gün durumun gerçekliği yerine oturmaya başladı kafamızda. Ancak benim ne olduğunu algılamam biraz daha uzun sürdü. En azından kendi açımdan tüm partilerin aldığı oy oranını basında dolaşan çeşitli bilgilerle açıklamak çok kolay değil. Halk ordunun muhtırasına kızmış onun için oyunu AKP'ye vermiş, halk entel kesimin kendisini ahmak sanmasına içerlemiş falan, bunlara benim inanmam zor.
Sonunda çok basit bir düşünce ile uyandım geçen sabah, halk falan değil, sadece ben seçiyor olsam parlamentoyu, nasıl bir seçim yapardım dedim kendi kendime. Şunları sıraladım:
1. Öncelikle, CHP/MHP/DP/GP kendi başlarına bu ülkeyi yönetebilecek kapasite ve hazırlığa sahipler mi?? Bence kesinlikle hayır. Bu adamların ne seçim söylemleri ne de hazırlıkları bana bu partilerin memleket idaresi konusunda detaylı olarak ne yapacaklarını ve nasıl yapacaklarını söylemiyor. Demek ki eğer onlar olacak olsa koalisyon olmak zorunda.
2. Koalisyon şu andaki durumumuz için iyi midir?? Bence hayır, ama bu sefer kesinlikle diyemiyorum. O zaman kimlerin kimlerle koalisyon yapabileceğine bakmalı. AKP/CHP: Bence olmaz. AKP/MHP: Bence olabilir ama MHP için olmasa daha iyi olur, AKP için de. CHP/MHP: Nereye götürür memleketi böylesi bir koalisyon?? Genç Partiyi veya Demokrat Partiyi hesaba bile katmıyorum. Özellikle Demokrat Parti daha seçim öncesi kendine benzer düşünenler arasında bile bir uzlaşı ortamı sağlayamamışken meclise girse ve hükümet ortağı olsa ne kazanç sağlardı bundan memleket? O zaman, koalisyon da iyi bir çözüm değil.
3. Tek parti iktidara geliyorsa, bu tek parti AKP olmalıdır, zaten de yüzde kaç oy alırsa alsın AKP en önde gideniydi adayların, en azından kendi başlarına iktidar olacak kadar oy almaları gerekliydi. Aldılar da.
4. CHP'nin milletvekili sayısı azalmalıydı, çünkü muhalefetde bile iş yapmayı beceremediler. Ben ana muhalefer partisinden, cumhurbaşkanlığı seçimi sırasında kendi adaylarını çıkartıp desteklemelerini, o olmasa bile eğer amaç uzlaşı ise, iki partinin de üzerinde uzlaşabileceği kişileri ortaya koymasını beklerdim, "istemezük" siyaseti olayı bir kargaşaya sürükledi, bunun da baş aktörü CHP idi. Cezasını da gördüler.
5. "Askerlik yatma yeri değildir"in bir cezası olması gerekiyordu, o da MHP'dir. Başka başka sebepleri de vardır eminim, ama uzun süredir çizgisini değiştirmeyen tek parti MHP oldu, bunun da ödüllendirilmesi gerekiyordu, meclisteki üçüncü parti olarak ödüllerini aldılar. Bir önceki hükümetde olmaya hazır değillerdi, şimdi yapacakları seviyeli muhalefet onları daha olgunlaştıracaktır diye umuyorum.
Bunları alt alta yazıp toplarsak ne çıkıyor? AKP kendi başına iktidar, CHP milletvekili sayısını azaltarak ikinci parti ve MHP CHP'nin sayısal olarak çok da altında kalmayan ve düzgün bir muhalefet yapabilecek üçüncü parti. Ayrıca AKP de aklına eseni yapamayacağı bir çoğunluğa sahip.
Bugünkü meclis görüntüsü neredeyse oturup "bu memleket için en iyi senaryo nedir" desek, en iyi olmasa da olacak şartlar altında en iyi senaryodur. Dolayısıyla benim milletim düşünmüş taşınmış, aralarında oy dağılımı yapmış ve tüm partilere yerlerini göstermiştir. Ben AKP'ye oy vermedim, vermem de. Bunca senelik hayatımda Türk olmaktan iki kez utandım, biri Ağca Papa'yı vurduğunda, ikincisi de geçmiş AKP hükümetinin bir bakanı İstanbul'dan AB temsilcileri ile birlikte içinde benim de bulunduğum birkaç bin kişilik bir akademisyen grubuna hitap ederken. Bu dönemden en önemli beklentim geçen dönemden birşeyler öğrenip üzerinde başımız dik durabileceğimiz bir ülkeye sahip olmamızı sağlamaları.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder