Her kayan yıldızdan dilek tutacaksanız bu Pazar akşamı (12.08) bol
bol dileğiniz hazırda bulunsun. Özellikle de şehirlerden uzakta bir
yerdeyseniz, çünkü 12 Ağustos'ta göktaşı yağmuru var.
Göktaşı yağmuru nedir, öncelikle onu anlatayım. Tabi bunun için önce
göktaşı nedirden başlamak gerekir. Göktaşları uzayda başıboş dolaşan
ve bizim atmosferimize girdiğinde yanarak ışık saçan fazla büyük
olmayan taş parçalarıdır. Bunların çoğu futbol topu büyüklüğünde
nesnelerdir ve atmosferde yandıkları için dünyaya ulaşmazlar. Bizler
bu taş parçalarını atmosferde yanarak önümüzden geçerken
gördüğümüzde bunlara yıldız kayması der ve dilek tutarız. Yani
yıldız kayması dediğimiz olayın yıldızlarla uzaktan yakından
ilişkisi yoktur, bunlar sadece bizim atmosferimize girdiklerinde
yanan taş parçalarıdır.
Peki bunların yağmuru nasıl olur?? Genelde kayan yıldızlar çok
seyrek olur. Ancak senede bazı gecelerde dünyanın yörüngesinin
geçtiği noktaya bağlı olarak bunların sayısı neredeyse saatde yüzü
bulabilir. İşte bu Pazar akşamı da aslında birkaç hafta süren bu
yağmurun en şiddetli olacağı akşam. Cumartesi gecesi de epey yıldız
kayması göreceksiniz, ama esas şölen Pazar akşamı çünkü bu sene bir
de sürpriz var, ya da aslında yok, yani Pazar akşamı yeni ayın ilk
günü olduğundan ay da gökyüzünde parıldayarak kayan yıldızları
görmemizi engellemeyecek.
Bir de tabi kuyruklu yıldızlar var. Tahmin edeceğiniz gibi kuyruklu
yıldızın da yıldızla alakası yok. Aslında bunlar da güneş etrafında
uzun sürelerde dönen kirli kartopları. Sadece güneşe yaklaştıkları
zaman bu kartopları eriyor ve uzayıp giden bir kuyruk
oluşturuyorlar. Bu kuyruğun eni 10 milyon, boyu da 100 milyon
kilometre olduğu için çok uzaklardan rahatça görünebiliyorlar.
Kuyruğun yapısı ise su buharı ve irili ufaklı toz ve taş
parçalarından oluşuyor. Kuyruklu yıldız geçip giderken toz ve su
buharından oluşan kuyruğunu toplayıp gidiyor, ancak irili ufaklı taş
parçacıkaları güneş sisteminde başıboş dolaşıyorlar. İşte dünyanın
yörüngesi de arada sırada bu taş parçacıklarının arasından
geçtiğinde bu taş parçacıkları dünyaya düşerek göktaşı yağmurlarını
oluşturuyorlar.
Dünyanın yörüngesi her 12 Ağustos'ta dünyayı bu taş parçacıklarının
arasından geçirdiği için her sene aynı gösteriyi izleriz. Bu
gösterinin adı Perseid yağmurudur ve sebebi de dünyanın o sırada
Swift-Tuttle kuyruklu yıldızının bırakmış olduğu taş parçacıklarının
arasından geçiyor olmasıdır. Bunlara Perseidler denmesinin sebebi de
bu kayan yıldızların Perseus takımyıldızının bulunduğu bölgeden
geliyor gibi görünmeleridir .
Perseus Pazar akşamı 10 gibi kuzey-kuzeydoğu ufkundan yükselir,
bakacağımız yön de o doğrultudadır, sanki oradan birileri bize doğru
bu yıldızları fırlatıyor gibi görünür.
Yıldızları beklerken biraz da geyik yapmak isterseniz:
Perseus'un hemen üzerinde Andromeda takımyıldızı vardır.
Andromeda'nın hafif doğusunda ve yukarıya doğru uçan at Pegasus,
Andromeda'nın batısında ve gene yukarıya doğru da Andromeda'nın
annesi Kassiopeia oturur sandalyesinde. Kassiopeia'nın biraz
üzerinde de kocası Sefe vardır. Bunların hikayesini bilir misiniz??
Önce Perseus ile başlayalım:Perseus Danae'nin oğludur. Dedesi Argos
kralı Aksirius'dur. Krallığını bırakacak oğlu olmadığı için
Delfi'nin kahinine fikir sormaya gider. Kahin ona yapılacak bşrşey
olmadığını, ancak ileride bir gün kızının oğlu tarafından
öldürüleceğini söyler. Bunu duyan Aksirius da kızını yeraltında
bronz bir odaya kapatır. Ama gene de uçan ve kaçanın kurtulamadığı
tanrı Zeus altın bir yağmu halinde gelerek Danae'yi hamile bırakır
ve Perseus doğar. Hain dede Danae ve Perseus tahta bir kayıkla
denize bırakır. Bu ikili Serifos adası kıyısında balıkçı Diktis
tarafından kurtarılır ve Perseus Diktis tarafından büyütülür ve
Aşil, Hektor, Herkül türü kahramanlardan biri olur.
Şimdi gelelim Sefe ve karısı Kasiopeia'ya: Sefe bir Finike kolonisi
olan Etiyopya'nın kralıdır. (Bu Etiyopya bizim bildiğimiz Habeşistan
olan Etiyopya değil şimdiki İsrail, Ürdün ve Mısır arasında bir yer)
Karısı Kasiopeia'da tüm cihana güzelliği ile nam salmıştır. Yalnız
pekçok güzel kadın gibi bu konuda fazla havalara girip kendisini
Afrodit ile kıyaslayınca deniz tanrısı Poseydon'un hışmına uğrar.
Poseydon herşeyi yiyen canavar Seto'yu Sefe'nin ülkesine musallat
eder. Ne yapsalar bu canavardan kurtulamayınca Seto Ammon kahinine
danışır. Kahin de ona kızı Andromeda'yı Seto'ya kurban etmesi
gerektiğini söyler. Memleketi kurtarmak için Sefe kızını bir kayaya
bağlayarak Seto'yu beklemeye başlar. Bu sırada seferlerinden
birinden dönmekte olan Perseus (yeni mitolojiye göre atı Pegasus
üzerinde) gelerek Seto'yu öldürür ve kızı kurtarır. Sefe de kızı
Andromeda'yı Perseus ile evlendirir, bunların bir sürü çocukları
olur. Bunlardan biri Perse'dir. Perse'yi Etiyopya'da bırakan
Andromeda ve Perseus Argos'a dönerler. Perse de büyüdüğünde Pers
krallığı kuran kişi olur.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder